MENÜ

Menü

Anadolunun Manevi Fütuhatı ve Ebu’l Hasan Harakâni (k.s.)

Horasan Erenleri̇nde Fütüvvet Ahlaki Ve Ebu’l Hasan Harakani̇ Örneği̇

“Her kim bu kapıya gelirse, ekmeğini veriniz ve inancını sormayınız.Zira Ulu Allah’ın katında ruh taşımaya layık olan herkes Ebu’l-Hasan’ın sofrasında ekmek yemeğe layıktır”
Biz, bu çalışmamızda Horasan Erenlerinin ve Ebu’l Hasan Harakâni hazretlerinin fütüvvet ahlakını işlemeye çalışacağız. Harakâni, tarihî Horasan bölgesinin insanı olması hasebiyle bu coğrafyaya ait tasavvuf ekolünün önde gelen temsilcilerindendir. Harakâni ile ilgili kaynaklara bakıldığında iki eser öne çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, kendisine atfedilen ve tek yazma nüshası British Museum’da bulunan Muntahâb-ı Nûru’l-‘Ulûm‘dur.
Bu eser ve Harakâni ile ilgili menkıbeler incelendiğinde Harakâni Hazretlerinin fütüvvet anlayışı da ortaya çıkıyor. Harakâni Hazretleri, “Kalplerin en nurlusu, içinde Allah’ın sevgisinden başka bir şey bulunmayandır. Amellerin en iyisi, riyâdan uzak olan, yani ihlâs üzere olanıdır” der. Bu bir bakıma fütüvvet ahlakının temelini oluşturur.
Fütüvvet, tarihi seyri içinde nasıl anlaşılırsa anlaşılsın, kendine has anlamıyla, Allah’tan başka ilâh tanımamanın ruh hâlidir. Fütüvvet, dinî duygu, dinî düşünce ve dinî hayat için her türlü fedakârlığa katlanmanın; batıl inanç, batıl anlayış ve batıl davranışlara karşı başkaldırmanın simgesidir. Horasan Erenleri de kendilerini Allah’a adayarak yüzyıllara meydan okuyacak bir toplum yapısının oluşmasına katkı sağlamışlardır. Bu öyle bir mayadır ki, Anadolu’nun, Balkanların İslamlaşmasında mihenk taşı olmuştur.
Kendisini Allah’a adayan kişinin bir özelliği de, zorluklar ve problemler karşısında yılmadan, varılmak istenilen noktaya sabırla ulaşmaya çalışmasıdır. Bu mücadelenin ilkelerini belirleyen fütüvvet ahlakının temeli Kur’an ve Hadislerdir. İnsanın, gerçek vazifesi olan kulluğundan taviz vermeden, problemler sebebiyle boşluğa düşmeden, o vazifeyi yerine getirmesi yine fütüvvetin bir başka temsil boyutudur. Fütüvvet, “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” ayetinde karşılık bulan yaşam biçimidir.
Sülemî risalesinde fütüvvetle ilgili delil olarak nakledilen ayetlere (Enbiya Sûresi, 60. ve KehfSûresi, 13. ayetler dışında) yer vermezken, Ensârî risalesini belirli bir sistem içerisinde telif etmiş, önce fütüvvete delil ittihâz ettiği âyet-i kerimeleri sıralamış, daha sonra da fütüvvete dair sorularını sözlerini nakletmiştir.
Fütüvvet, yaşatma idealidir. Yaşatma idealine ulaşabilmenin bir başka boyutu da, kişinin kendini yok sayabilme gayreti ve becerisidir. Âlemlere Rahmet Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) temsilcisi olabilmenin, fütüvvetin temsilcisi olmaktan geçeceği hiçbir zaman unutulmamalıdır.
Kapısı her türlü sevgisizliğe, kötülüğe ve ötekileştirmeye kapalı değerler dünyamızı yeşerten fütüvvet; gönlü akılla buluşturan, maddeyi mana ateşinde eriten; ahlâkî, dinî, sosyal ve kültürel değerler bütünüdür. Aslında bugün yok olup giden bir çokdeğerlerimizin temeli fütüvvette yer almaktadır.